Bu hafta size neyle ilgili yazmalıyım diye düşünürken aklıma “mutluluk” geldi. Tüm ihtiyaçların asıl kaynağı. Hiçbir zaman tam manasıyla ulaşamadığımız, tam ulaştım derken elinizden kayıp giden bir olgu. Çünkü mutluluğu zihin bir şeylere bağlamak istiyor. “Sevdiğim insanla evlenirsem mutlu olacağım” diyor; evleniyor ama yok bu değilmiş mutluluk diyor. “Bir çocuğum olsun mutlu olacağım” diyor; nurtopu gibi bir çocuğu oluyor fakat bu da değilmiş diyor. “İşimde başarılı olursam, kariyer yaparsam…” diyor; koymuş olduğu hedefe ulaşıyor fakat bu da değilmiş diyor. Liste uzar gider… Hepsi geçici.

Zihnin mutlu olmak için sürekli bir amaca ihtiyacı vardır ya da bir tanıma. Oysaki gerçek mutluluk tüm anlamların, tanımların ötesindedir.

Allah’ım benim için hayırlı olan şey ne? Bilmiyorum, bana bunu göster. Allah’ım huzur ne bilmiyorum bana bunu göster. Allah’ım sevgi ne demek, mutluluk ne demek bilmiyorum bunu bana göster, Allah’ım bolluk ne demek bana göster.

Mutluluk nedir biliyor musun? En az şeye ihtiyaç duymaktır. Mutluluk çabayı bırakmak demektir. Mutluluk her şey olabilme yetisidir. Yani kendini bütünüyle kucaklayabildiğin noktadır.

Peki neden mutsuzuz? Çünkü insanoğlu, giderek doğa yasalarından yavaşça kopmaya, zarar vermeye, sadece kendi cinsine ve türüne değil, aynı gezegene kendisi gibi misafir olarak gelmiş diğer canlı türlerine de acılar çektirmeye başladı. Özünden o kadar uzaklaştı ki huzur ve barışla dolu muhteşem bir doğa içerisinde yaşaması gerekirken, sevgi özelliklerinden uzaklaşıp, negatif özelliklere yönelmeye başladı. Savaşlar yaptı, yalan söyledi, kin ve nefret güttü, tecavüz etti, öldürdü…

Teknolojiyi yaratırken, manevi değerlerden uzaklaştı, sevmeyi unuttu. Çoğu zaman bir hedefi gerçekleştirmeye çalışırken, bir şeylere sahip olmaya, bir duyguda kalmaya, sürekli güzel düşünmeye çabalarken anı kaçırdı.

Aydınlanmış ruhlar devreye girerek bunu çözmeye adadılar kendilerini. İnsanlar neden mutsuz? Neden bu kadar şiddet, öfke ve nefret hakim dünyada? Mutlu olabilmenin yolu ne derken SEVGİ kendisini çeşitli zamanlarda değişik isim ve bedenlerde ifade etmek ihtiyacı hissetti. İnsanlara Yaradan’ın bir parçası olduklarını hatırlattı. Zaman zaman pek çok bilge ve seçilmiş kişi, çekilen bu büyük acıları dindirmek için çeşitli yöntemler geliştirdi, deneyimler yaşadı, kitaplar yazdı.

Mutluluğun formülü ne?

Bir gün insanoğlu cinslerine, diğer canlılara ve en önemlisi kendisine SEVGİ enerjisiyle yaklaşırsa unuttuğu mutluluğu ve huzuru yakalayabileceğini anlamaya, hatırlamaya başladı. Ait olduğu bütünün bir parçasını üzdüğünde, aslında bunun kendisini de üzdüğünü anladı. Birini affetmediğinde aslında kendisini de affetmediğini anladı. Birine zarar verdiğinde aslında kendisine zarar verdiğini anladı.

Sonra nefesi keşfetti. Özündeki hazineye giden yoldur nefes. Tamlığını hissettiğin yer. Varlığının, huzurun adresidir nefes. Tüm ihtiyaçların tamamlandığı yerdir nefes. Derin bir nefes al. Aldığın her nefes seni sana daha da yaklaştıracak ve mutlu kılacak. Çünkü ihtiyaç duyduğun her şey nefesinde saklıdır. Hayatta istediğiniz her şeyi mutlu olabilmek için istiyorsunuz. Şimdi soruyorum size korku, endişe, kaygı varsa eğer hayatınızda, mutluluk ve sevgi aynı anda barınabilir mi? Mutluluk ve sevgi içimizde. Artık onları dışarıda aramayı bırakın. Mutluluk nefesinizdedir. İçinize dönün. İçeride ne varsa dışarıya yansıyan odur. Sevgi varsa dışarıya yansıyan odur. Mutluluk varsa dışarıya yansıyan odur. Bolluk varsa dışarıya yansıyan odur.

Son cümlelerimle bu yazımı bitiyorum, keyifli okumalar…

  • Nefesinin farkında ol. Kaliteli nefes, duygularının ve düşüncelerinin kalitesini artırır.
  • Sevdiklerinle daha çok vakit geçir,
  • Doğayla bütünleş,
  • Sev ki sevil,
  • Bolca şükret,
  • Geçmiş deneyimlerini özgür bırak, alman gerekeni al ve ilerle,
  • Hayata gülümse,
  • Kendini bütünüyle kucakla,
  • Kendine hata yapma olasılığı tanı,
  • Yaşamı erteleme tamamen içinde ol.
  • Tüm fazlalıkları bırak, yerine sana iyi gelen şeyleri koy,
  • Kendini kıyaslamaktan vazgeç,
  • Özgünlüğünü yaşa.