İçinde yaşadığımız bu evren “Denge” üzerine kurulmuştur. Burada bahsedilen denge terazisindeki denge değil, birbirini takip eden devinim içerisindeki bir dengedir. Tıpkı bir yağmurun ardından gelen güneş gibidir. Doğan bir güneşin verdiği aydınlık- batan bir güneşin verdiği karanlık, eksi- artı, sıcak- soğuk, güneş- ay gibi.

Eğer evren zıtlığın içindeki dengeyle mükemmelleşiyorsa sorun sadece olumsuz veya olumlu düşünmek değildir. Bu ikisinin arasındaki dengenin bozulmasından kaynaklanır. Olumsuzmuş gibi gözüken olayların ardından olumlu, her şeyin yolundaymış gibi gittiğini zannettiğiniz olayların ardından olumsuzluk gelebilir. Hayat böyle bir devinim içindedir. Önemli olan o yolda nasıl yürüdüğündür.

Kimi insanlar hayatın akışını kendini bırakmak, olumsuz olan duyguları itmeye ve ya reddetmeye çalışmak, daha da acısı kaderine teslim olmak diye adlandırır. Oysaki akış çok farklı bir olgudur. Hedefin doğrultusunda vazgeçmeden ilerlemektir. Duygunun içinde boğulmak yerine akıp gitmesine izin vermektir. Bazen kızar, bazen mutlu oluruz. Bazen aşkı yaşar, bazen aldatılmayı deneyimleriz. Bazen acıyı tadar, bazen sevinci paylaşırız. Bazen güveni yaşar, bazen güvensizliği ve güçsüzlüğü deneyimleriz. Bazen güler, bazen ağlarız. Eğer evrenle, kendinle bir bütün olmak isteniyorsan, tüm bu yaşanılanların bir akış içinde olması gerekir. Akış yaşadığın her anın tadını çıkarmaktır. Şükretmektir. En sinirlendiğin, öfkelendiğin anlarda bile bir şekilde o siniri, öfkeyi yaşa, bağır, haykır, ağla ve buna rağmen binlerce olasılığından “mutlu olmayı seçiyorum” de. Acıklı bir filmde tutma kendini ağla derinlemesine ve buna rağmen “gülmeyi seçiyorum” de. Hiçbir şeyden kaçma çünkü bu mükemmel akıştan kaçamazsın. Bu akışı reddemezsin. Bu nedenle hayattan zevk almaya bak, hayatın mucizesini görmeye çalış. Bakış açını değiştir.

“Akış” olayların devinimini hissetmek ve görmek demektir. Anı yaşamaktır ama yarını düşünmemek değildir. Geçmişi bırakmak demektir ama bir daha aynı olayı yaşamamak ya da yaşamayacağını ummak değildir. Onu bir basamak olarak kullanıp “bunu bir daha yaşamamak için nasıl davranmalıyım” sorusunu kendine sormaktır. Bu yaşanılanlarda neyi öğrenmesi gerektiğinin farkına varmaktır. Kısacası akış = dengedir. Unutmayın rüzgarın ardından yağmur yağar, yağmurun ardından güneş açar. Bu bir devinimdir. Gözyaşının tuzlu tadı yanaklarının ardından dudaklarına doğru süzülürken zannetme ki onlar hep akacak, merak etme ardından güneş açacaktır. Yeter ki sen duyguyu sahiplenme akıp gitmesine izin ver J

Hakka teslimiyet akış, zayıflık değil İlahi AŞK’ın sesidir.