Kendimiz olamamamızın, nefesimizi ve hayatımızı limitlememizin tek nedeni; egomuzun, dışarıdan duyduğumuz ve bizi haklı çıkaran tüm düşünce sistemlerinin, tanımlarımızın ve kavramlarımızın aslında mükemmelliğimizi ve kutsallığımızı örtmek, en önemlisi de gücümüzü elimizden almak için olduğunun farkında olmamamızdan kaynaklanır.

Oysa ki ??ben her şeyim?? dediğin noktada tüm savaşlar biter.

*Kendimize ve hayata güveniyor gibi yapmayı bırakalım artık. Her birimiz hem başarılı, hem de başarısız değil miyiz? Bazen iş hayatımızda sergilediğimiz başarıyı, aile ve arkadaş ortamında sergileyemeyebiliyoruz. Ya da tam tersi.

*Her zaman dengeli olmak zorunda mıyız? Hepimiz bazen kendimizle, yaptıklarımızla, çevremizdekilerle çelişmiyor muyuz?

*Her an neşeli ya da iyimser olabilir miyiz? Bırakalım artık rol yapmayı. Duygularımızı gizlemek zorunda değiliz. Hepimiz ??bir??iz ve her birimiz zamanla depresif diye adlandırdığımız haller yaşayabiliyoruz.

*Bazen hepimiz yanlış diye adlandırdığımız kararlar verebiliriz. Hata diye adlandırdığımız deneyimler yaşayabiliriz. Bırakın -mış gibi davranmayı. Tüm deneyimler, bizi en iyi versiyonumuz götüren basamaklardır. Bu fırsatı gördüğümüzde ve buna göre davrandığımızda.

*Her zaman güçlü olabilir miyiz? Bazen izin verebiliriz bize yardım etmelerine! Almak ve vermek bir değil mi?

*Her zaman sevmek ve sevilmek zorunda mıyız? Hep doğru şeyler yapmaktan, her zaman dürüst olmaktan daha doğrusu öyle olmaya çalışmaktan ne zaman vazgeçeceğiz?

??Kendimiz olalım?? Birini yargıladığımızda aslında kendimizi yargılarız ve kendimizi görürüz. Bu da kendimizi tanımamıza, o duygumuzla barışmanıza ve onun ötesine geçebilmemize vesile olur.

Çıkalım artık saklandığımız yerden!

Kurallardan, kalıplardan sıyrılalım!

*Her zaman kendimizden emin olabilir miyiz?

Derinlerdeki bir yerimiz gerçeği bilse de bazı durumlarda ??rehberlik almak güvenlidir.?? Bazen birileri, bazı şeyleri, bizden daha iyi biliyor ve yol gösteriyor olabilir.

*Her zaman aktif ve enerjik olabilir miyiz? Bazen geçmişimizle boğuşabilir ve yanlış diye tanımladığımız bir şeyler yapabiliriz. Pasif bir birey gibi gözükebiliriz. Ama kabul edelim. Hepimiz bazı zamanlarda pasif kalmadık mı?

*Hepimiz her zaman doğru şeyler mi söylüyoruz? Bazen söylemek istediğimiz şeyi yanlış bir şekilde ifade edebiliriz ve söylediğimiz o söz, karşı tarafın özüne dönmesine veya bir şeyi fark etmesine yardımcı olabilir.

Ne olursan ”ol”, ne yaparsan yap, ne söylersen söyle.. Kendin ”OL”. Çünkü sen Allah?ın en büyük mucizesisin. Güçlü, özgür, özel, değerli, tam, bol, mükemmel?

Kendimizi en başarısız, en kötü, en rezil hissettiğimiz anlarda bile, bizi her zaman orada bekleyen, seven, sarıp sarmalayan ilahi bir aşk var. Tek yapmanız gereken O?nu kalıpların ve beş duyunun ötesinde görmeye ve hissetmeye çalışmak.

Bu yüzden olanlara, kelimelere anlam yüklemeyi, iyi-kötü gibi etiketler yapıştırmayı bırakın ve görünenin ötesindeki mükemmelliğe, tamlığa bir bakın. Hepimiz her şeyiz. Anlamlara ve olanlara tutunmadığımızda. Bu noktada gerçeği göreceksiniz. Sizi her koşulda kucaklayan sevgiyi ve huzuru göreceksiniz. Çünkü orada acı, eksik, yanlış, kötü, hata diye bir şey yoktur. Orası her şey ve hiçbir şeyin buluştuğu noktadır.

Gözlerin sadece görüneni mi görüyor?

Kulakların sadece müzik çalardan çıkan sesi mi duyuyor?

Sadece yediğin yemek mi tatmin ediyor seni?

Şimdi derin bir nefes al, gözlerini kapat ve gözle görünenin ardındaki mucizeye bir bak. Kalbinin sesini dinle!

Vücudunun eşsiz ritmine, notasına kulak ver.

O zaman Allah’ın hep seninle olduğunu ve mükemmelliğini göreceksin.