Bundan sonraki makalelerimi masallar diyarından seçeceğim için başlığı masallar diyarı 1 koydum. Masallarda, hikayelerde buluşucaz seninle. Orada bulucaz kendimizi, limitleri, inançları, umutları, arzuladığımız gücü, güveni, huzuru… Masallardan yansıyacak hayatımıza. Tabiki her zaman hatırlayacağız gerçek gücümüzün kaynağımızın Yaradandan, nefesimizden geldiğini. Masallar, oradan gelen güzellikler için bir araç olacak hayatımıza.

Evet! Bu haftanın konusunu inanç olarak seçtim. Nasıl? Beğendin mi?
Mutlaka senin de olmuştur anlık vazgeçişlerin, umudunu yitirdiğin zamanlar, sürekli ertelemelerin…
Gün gelir ve bazen içindeki o ateş söner. Yorgun düşersin zaman zaman. Olmak istediğim hak ettiğim yerde değilim dersin ve isyan edersin belki. Ya da bir kez başarısız oldun sürekli aynı deneyimi yaşayacağını sanarsın. Ya da en başta yapamayacağına inanırsın. Belki de bu şekilde kodlandırıldın. Olamaz mı?

Her şey önce hayalle başlar. Doğru ama yetmez. Karar vermen gerekir bu arzunun gerçekleşmesine. Eğer sürekli bir şeyi erteliyorsan onu gerçekten isteyip istemediğini sorgulamalısın bence. Karar veren insan o arzusu için ne yapması gerektiğini ve ne yapmaması gerektiğini bilir. Eğer karar verip hala erteliyorsan İNANCInı sorgulamalısın. Onu gerçekleştireceğine inanıyor musun?

Şimdi senin için seçmiş olduğum bir masalı paylaşıcam ‘masal terapi’ kitabından.

Sadece bir haftalık evliydiler. Bahçelerine bir tohum ekmeye bile fırsat bulamadan kralın adamları geldi ve eli silah tutan bütün adamları savaşa çağırdı. Tartışmak yalvarmak hiçbir işe yaramadı. Erkeğini götürdüler ve kadın yalnız kaldı. Hergün kocasının dönüşünü bekledi. Günler, aylar, yıllar geçti. Sonra tam sabahın ilk kırağıları doğayı beyaz buzlarıyla öperken adam geri döndü. Ama adam aynı adam değildi. Gözleri koyu, bakışları sert ve yüzü kapalı bir kapı gibiydi. Kadınına ne sarıldı ne de onu öptü. Güzel sözlerine cevap vermedi. Sessizce yemeğini yedi ve üzerine pelerinini örttü, uykuya daldi. Günler, haftalar böyle geçti.

Kadın dayanamayıp şifacı adama gitti ve durumu anlattı.
Şifacı: Yardım edebilirim ama iksir için gereken malzemeyi bulman çok zor.
Kadın: Ne istersen söyle. Kocamı seviyorum ve ne gerekirse yaparım.
Şifacı: Dağ aslanının yelesinden 3 kıl gerekiyor.

Kadın tamam diyerek eve doğru yola çıktı. Yanına ekmek ve et aldı. Dağ çok çetindi. Vahşi hayvanlarla doluydu. Yürüdü 4 gün boyunca. Sonunda aslanın mağarasına ulaştı. Aslan uyurken etin bir kısmını mağaranın kapısına koydu ve saklandı. Aslan eti yedi ve kadın nefesini tutup izledi.
Ertesi gün aynı şeyi yaptı. Bu sefer daha yakınına saklandı. Aslan etini afiyetle yedi. Her gün bunu tekrarladı. Son parçasında kadın riske girmek zorundaydı. Girdi ve aslanın yanına yaklaştı. Aslan teşekkür eder gibi kadının yüzüne baktı ve ne istediğini sordu. Aslan cevap olarak yelesini kadına doğru uzattı. Kadin 3 kıl kopardı ve hemen şifacıya gitti.

Şifacı şaşırdı ve “iksir diye bir şey yok” dedi. Kocanı iyileştirecek tek kişi sensin. Bir aslanın yelesinden 3 kıl alacak kadar onu evcilleştirebiliyorsan bu iş için gereken tüm adanmışlığa, sabra ve sevgiye sahip olduğunu biliyorum.

Şifacı kadına iksir vermedi ama İNANÇ verdi. Kadın bunu başarabileceğini gördü. Başardı da. Bahçeye tohum ektiler birlikte. Ürün verdi ve ürünlerî çocuklariyla kahkahalar esliginde topladılar. Evlerinde sevgi ve gülücük eksik olmadı.

Şimdi sıra sen de.
Ne istiyorsun?
Eline kağıt kalem al ve yazmaya başla. Bunun için yapman gereken şeyleri maddeler halinde yaz ve en önemlisi yapabileceğine inan. Çünkü nefesinde ve yaradılışında arzu ettiğin her şeyi taşıyorsun. Sen güçlüsün ve çok değerlisin. Bunu hep hatırla.